Bakan Çubukçu, Türk-Alman Üniversitesi Akademik Birliktelik Toplantısı'na Katıldı

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Türk-Alman Üniversitesi’nin, Türkiye’nin ve globalleşen dünyanın ihtiyaç duyduğu insan gücü ile teknolojinin gelişmesine çok değerli katkılarda bulunacağını söyledi.

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, yükseköğretim ve akademik araştırmalar alanında ikili iş birliğini geliştirmek ve Türkiye ile Almanya'daki yükseköğretim sistemlerini karşılıklı olarak zenginleştirmek amacıyla kurulmuş olan Türk-Alman Üniversitesi’nin, Türkiye'nin ve globalleşen dünyanın ihtiyaç duyduğu insan gücü ve teknolojinin gelişmesine çok değerli katkılarda bulunacağını söyledi.

İstanbul Üniversitesi’nde düzenlenen "Türk-Alman Üniversitesi Akademik Birliktelik Toplantısı”nda konuşan Bakan Çubukçu, 30 Mayıs 2008'de Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Hükümeti arasında imzalanan, Türkiye'de bir Alman Üniversitesi kurulmasına ilişkin anlaşmayla, ilişkilerin daha ileri bir noktaya taşınması konusunda önemli bir adım atıldığını vurguladı.

Bakan Çubukçu, Türkiye'de bir Türk-Alman Üniversitesi’nin kurulmasına hükümetin tam destek verdiğini ve ''Türk-Alman Üniversitesi Kurulmasına Dair Anlaşma''nın TBMM'de 1 Nisan 2009'da onaylandığını anımsattı. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, ''Bilgi, iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelere paralel olarak ulaşım ve haberleşmenin yaygınlaşması, farklı ülkeler ve bölgelerde yaşayan insanlar ve kurumlar arasında eş zamanlı iletişim kurulmasını olanaklı kılmıştır. Bugün artık insanların ülke içinde birbirleriyle ve diğer ülke toplumlarıyla olan ilişkilerinin çok yoğun bir şekilde geliştiğine tanık oluyoruz" dedi.

Toplumların çok hızlı bir değişime uğradığı günümüzde, insanlarda daha iyi yaşama isteğinin arttığını ve dünyadaki gelişmelere ayak uydurma çabalarının yoğunlaştığını anlatan Bakan Çubukçu, şöyle konuştu: "Bu bağlamda, farklı kültür, dil ve din mensuplarının birlikte yaşamaları olgusu da karşımıza çıkmıştır. Almanya'da yaşayan yaklaşık 3 milyon Türk ve her geçen gün sayıları giderek artan Türkiye'deki yerleşik Almanlar, bunun en güzel örneğidir. Ülkeler ve uluslararası kuruluşlar da hem bu hızlı değişime uyum sağlamak hem de gelişmelerin yol açabileceği olumsuz etkilerden korunmak amacıyla çeşitli önlemleri devreye sokuyorlar. İnsanın odak alındığı her alanda, farklılıklarımıza rağmen insanca yaşamanın karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün ilişkilerde temel olduğu, sorumluluk sahibi ve bilinçli bireylerin etkili olduğu bir Avrupa konumuna gelmek ve kültürler arası diyaloğu geliştirmek amacıyla eğitim alanında da çeşitli önlemler alınıyor. Bu kapsamda program ve projeler geliştiriliyor."

BOLOGNA SÜRECİ

Bakan Çubukçu, pek çok uluslararası kuruluşun iş birliğiyle 46 ülke tarafından sürdürülen Bologna çalışması ile Avrupa Yükseköğretim Alanı içinde yer alan ülke vatandaşlarının yükseköğretim görmek ya da çalışmak amacıyla Avrupa'da kolayca dolaşabildiğini belirtti. Türkiye'nin 2001 yılında Bologna sürecine katıldığını ve kendi eylem çizgisini uygulamak için önlemler aldığını ifade eden Bakan Çubukçu, böylece Diploma Eki ve Avrupa Kredi Transfer Sistemi'nin bütün üniversitelerde zorunlu kılındığını, üniversitelerin kalite değerlendirmesi için yeni düzenlemelerin uygulanmasıyla ilgili çalışmalar sürdürüldüğünü kaydetti.

Türkiye'de bugün 102 devlet, 52 vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 154 üniversite bulunduğunu, yaklaşık 100 bin öğretim elemanının hizmet verdiğini ve yaklaşık 3 milyon öğrencinin de üniversiteye devam ettiğini vurgulayan Bakan Çubukçu, 29 üniversitede ise Avrupa Çalışmaları bölümü bulunduğunu, Türkiye'de eğitim dili İngilizce ve Fransızca olan 14 üniversite olduğunu söyledi.

Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, Türk-Alman Üniversitesi’nin de Türkçe ve Almanca eğitim dili ile öğrenci değişimine imkan sağlayan üniversitelerden biri olacağını belirtti. Halen Almanya'da yaşayan ve üniversite mezunu olan Türk kökenli göçmenlerin, parlamento ve meclis üyesi, mühendis, doktor, hukukçu, öğretmen, gazeteci ve işveren olarak Alman toplumunda yer aldığını belirten Bakan Çubukçu, şunları kaydetti: ''Bu kapsamda, sosyal uyumda en büyük görevin eğitime düşmekte olduğu rahatça anlaşılabilmektedir. Bu nedenle, sosyal uyum ve iki ülke gençlerinin birbirlerini tanımaları, anlamaları bakımından Türk-Alman Üniversitesi’nin sağlayacağı katkı yadsınamaz. Bunun en güzel başlangıcı da rektörlüğe Prof. Dr. Ziya Şanal'ın atanmasıdır. Yükseköğretim ve akademik araştırmalar alanında her iki ülke arasında ikili iş birliğini geliştirmek ve Türkiye ile Almanya'daki yükseköğretim sistemlerini karışlıklı olarak zenginleştirmek amacıyla kurulmuş olan Türk-Alman Üniversitesi, ülkemizin ve globalleşen dünyanın ihtiyaç duyduğu insan gücü ve teknolojinin gelişmesine çok değerli katkılarda bulunacak. Bir dünya kenti olan İstanbul'da üniversitemizin kısa zamanda dünyanın sayılı üniversiteleri arasına girmesi en büyük arzumuz."