eda hoca Yeni Üye
Mesaj Sayısı : 46 Başarı Puanı : 100 Rep Gücü : 5 Kayıt tarihi : 17/10/09
| Konu: Aile içindeki aşırı denetim çocukların sokağı tercih etmesine sebep oluyor C.tesi 16 Ocak 2010 - 3:48 | |
| Denizli Devlet Hastanesi Ruh Sağlığı Uzmanı Dr. Ahmet Öz, çocukların aile ve toplum içinde aşırı denetime tabi olması ve iletişim sorunu yaşamasından dolayı denetimsiz bir ortam olan sokağı tercih ettiğini söyledi. Sokakta yaşayan çocuk ve sokakta çalışan çocuğun ayrı kavramlar olduğunu söyleyen Öz, `Sokak çocukları, çoğunlukla sokakta çalışan ya da yaşayan çocuklar için kullanılan tanımlamadır. Sokakta yaşayan çocuklar, günün çoğunu sokakta, bazı geceleri de ev dışında geçirir. Sokakta çalışan çocuk ise gündüzleri sokakta çalışan, geceyi evde geçiren çocuktur. Hemen hemen hepsinin ailesi vardır. Birçoğu okula gider. Bu çocuklar sanıldığı gibi evsiz, kimsesiz değildir. Ancak sokakta yaşamayı tercih ederler.` dedi.
Asıl düşünülmesi gereken konunun çocukların neden sokakta yaşamayı tercih ettiği sorusu olduğunu vurgulayan Öz, şunları dile getirdi: `Çocuğun davranışları çevre tarafından denetlenir. Olumlu davranışları ödüllendirilir. Olumsuzlar için uyarı, bazen de ceza alır. Bunları bildiği için davranışlarını sürekli kontrol eder. Aile içindeki ödül ve cezalar bu gelişimi, yani kişinin kendi yaşantısını denetlemesini sağlamaz ise büyük sıkıntı oluşturur. Ayrıca aile bireyleri arasındaki iletişim sorunları, maddi ve sosyal sorunlar bu sıkıntıyı artırır. Bu durumda çocuk aileden uzaklaşır. Denetimin ve dolaylı olarak da sıkıntının azaldığı sokakta yaşamayı tercih eder. Çocukların sokakta çalışması ise ailenin ve toplumun bilgisizliğinden kaynaklanmaktadır. Genellikle çalışıp para kazandığı için desteklenmektedir. Ancak sokakta çalışmanın olumsuzlukları bilinmemekte ya da göz ardı edilmektedir.`
Sokakta yaşamayı tercih eden çocukların birçok olumsuz davranışları edinebileceğini belirten Öz, bu durumun çocuğun gelişimini ve toplum sağlığını olumsuz etkilediğini ifade etti. Öz, `Sokakta çocuğun davranışlarını denetleyen, çocuktan sorumlu birileri genellikle yoktur. Bu yapıcı denetim eksikliği nedeniyle çocuk zararlı davranış kalıpları, kötü alışkanlıklar kazanabilmektedir. Bir işyerinde çalışan çocuk olumlu ve olumsuz davranışlarının denetlendiğini bildiğinden kendi davranışlarını kontrol eder. Bu da çocuğun gelişimini, topluma uyumunu sağlar. Evimizin sokağı ile `sokak` arasındaki en önemli fark sokakta denetimin olmamasıdır. Evimizin bulunduğu sokakta evimizin olduğu sokakta çocuk tanıdık kişilerin denetimi ve yardımına açıktır. Bu denetim evimizin sokağını çocuk gelişimine yararlı hale getirir.` şeklinde konuştu.
Toplumun farkında olmadan çocukların sokakta çalışma ve yaşamasını teşvik edebildiğine dikkat çeken Öz, `Sokakta bir şeyler satan ya da ayakkabı boyayan çocuktan (biraz da yardım amacıyla) aldığımız mal ya da hizmet karşılığında ödediğimiz her kuruş çocukları sokakta çalışmaya teşvik etmektedir. Ayrıca dilenen çocuklara verdiğimiz her kuruş onları dilenmeye, yani onursuz kazanmaya teşvik etmektedir. Öncelikle toplumun sorumlu bireyi olarak sokağı teşvik etmekten kaçınmalıyız.` ifadelerini kullandı.
Çocukların denetim psikolojisini ve iletişim sorununu aşması için okul sonrasında başka etkinliklere yönlendirmek gerektiğini anlatan Öz, ekonomik açıdan yeterli olmayan ailelerin çocuklarına bazı kurumların destek verdiğini belirtti. Dr. Ahmet Öz şunları kaydetti: `Bu tür kurumlarda yardım pratik ama oldukça yararlı. Sembolik bir ücret karşılığında çocukların ilgi alanlarına göre kurslar düzenleniyor. Ayrıca iletişim becerilerini artırmaya yönelik oyunlaştırılmış kurslar yapılıyor. Çocuklar bu birimde kalan zamanlarını değerlendirmekte, okulda öğretmenler ve aile içinde anne-baba ile kuramadığı yapıcı iletişimi bu birim ile kurabilmektedir. Buna benzer kuruluşların artması, desteklenmesi çocukları sokağın kötülüklerinden uzak tutacak, çocuk eğitiminde yapılan yanlışların telafisini sağlayacaktır. İnsanlarda başkasının çocuğuna neden yardım edeyim gibi bir düşünce oluşabilir. Ancak olaya insani boyutla bakmak yanında biraz da gerçekçi, belki de bencil bakmak zorundayız. Sokak çocuklarında uyuşturucu kullanımı, şiddet, gasp ve hırsızlık gibi birçok suçun fazlaca görüldüğünü bilmekteyiz. Bu yıkıcı davranışlar toplumda ne kadar az görülürse bizim çocuklarımızda da o denli az görülür. Şimdi sokakta başkasına zarar vermeden uçucu madde koklayan çocuk, ileride uyuşturucu temini için bize yönelik suç işleyebilir. Yani sadece kendimizi düşünen bir kişi olsak da sokak çocuklarına ve sokağın kötülüklerine açık olan çocuklara yardım etmek zorundayız.` | |
|