İnsanlar, herkesin konuşabileceği ortak bir dil olmasını istediler ve birçok dilin sözcüklerini ve gramer kurallarını birleştirip yeni bir dil icat ettiler, adına da "Esperanto" (almanca, fransızca, ingilizce ve rusça'nın karışımı olup kulağa latince-ispanyolca karışımı gibi gelen bir dil)dediler. Aslında bu Polonyalı bir doktor olan Lejzer Zamenhof fikriydi yıl ise 1887 idi.Her ne kadar bugün dünyada 100 bin ile 2 milyon arasında bir topluluk bu dili konuşuyorsa da, insanlığın ortak dili olmasını beceremedi.
Bir zamanlar Fransızca vardı. Çok değil 2 yüzyıl öncesine kadar Fransızca öğrenmek "moda"ydı. Son dönem Osmanlı padişahlarının çoğu, yabancı dil olarak Fransızca bilirdi.Batılılaşmak, Fransa üzerinden öğrenilmeye çalışıldığı için, Osmanlı zamanından gelen Fransızca sözcükler vardır bugün Türkçemizde. Belçika,Monako,İsviçre'nin bir kısmı, bazı Afrika ülkeleri ve Kanada'nın doğusunu içinde barındıran dünyanın 42 ülkesinde kullanılan bu dil, değişen dünya şartları ile yerini İngilizce'ye bıraktı.
Bugünlerde ise moda İngilizce bilmek.Çünkü, ortak dil olma hevesi ile yaratılan Esperanto dili amacına ulaşamamış, yerini bugün İngilizce'ye bırakmıştır.Kuşkusuz, bunda İngiliz kolonilerinin refah düzeyi yüksek olan bugünkü Amerika Birleşik Devletleri(A.B.D.),batı Kanada ve Avustralya'yı kurması önemlidir.Bunun yansıra A.B.D.'nin bugün tek süper güç olması da diğer önemli bir etkendir yada yaşadığımız bilgi çağının tetikleyicisi olan teknolojinin A.B.D. kaynaklı oluşu da diğer bir neden olabilir.
Ancak ikinci bir dilin "tercih sebebi" sayıldığı günümüzde, bir tane yabancı dil yeterli olmamaktadır.O zaman ikinci dil olarak, seçimimizi hangi yabancı dilden yana kullanmalıyız?
Bir zamanların en çok öğrenilmek istenen Fransızca olabilir mi? Ne de olsa, bu dil, bugün İngilizce karşısında durmaya çalışan bir dil ve bu açıdan başka bir dil de yok.Neredeyse, tüm diller, içinde son dönem İngilizce kelimeleri kullansa da,Fransızca her İngilizce kelime için bir karşılık yaratıyor."E-mail" kelimesi için bile,hatta futboldaki "gol" sözcüğü için bile...
Peki İspanyolca olabilir mi? Bu dil ise günümüzde,İngilizce'den sonra(en çok konuşulan dil,Çin'in nüfüsü itibarıyle Çincedir), en çok(2003 yılı itibarı ile 1 milyar 850 milyon kişi) konuşulan dildir.Her ne kadar konuşan ülkelere baktığınızda fakir Güney Amerika ülkeleri(Portekizce konuşan Brezilya hariç) ve Orta Amerika ülkeleri ,Meksika ise de,bugün A.B.D'de de İngilizce nin yanısıra ençok İspanyolcayı görür ve duyarsanız.İtalyanca veya Fransızca bilen, bir kişi için öğrenmesi kolay olan bu dil, kuşkusuz ikinci dil olmaya en yakın adaylardan biri...
Bunun yanı sıra,hızla bir süper güç olma yolunda ilerleyen Çin de,ilerleyen yıllarda Çinceyi de "öğrenilesi" bir dil haline getirebilir.En azından,Çince,"Japonca mı Çince mi?" diye düşünenler için, bu soru,cevabının pek de zor olmadığı bir soru haline getirecektir.
Ayrıca hızla kalkınmakta olan Rusya da, Sovyet rejimi gibi bir kapalı rejimle artık yönetilmediğinden, ilerleyen yıllarda Rusçayı cazip hale getirebilir...
Tüm bunlar iyi güzel de,yabancı dil öğrenimi için astronomik fiyatlar isteyen kurslar varken kişi nasıl yabancı dil öğrenebilir ki? Belki de,kişinin "bedava" öğrenmesi için herhangi bir yabancı dili, sadece üç şeye sahip olması yeterlidir:
*Bir Gramer Kitabı,Bir Sözlük ve biraz da Azim